Cumartesi günü arkadaşlarımla buluşacaktım aslında.
Tibet’te biraz öksürük, hafif burun akıntısı ve bolca huysuzluk olunca bırakıp gitmeye içim elvermedi. Zaten bütün bir hafta birbirimizin yolunu gözlüyoruz, hasta hasta bırakamadım, arkadaşlarım kırıldılar galiba bana :(
Neyse, konuya başlamadan dağıtmayayım, anlatacağım bu değil tabii :)
Çok ilginç, çok beklenmedik bir gelişme yaşandı bu hafta sonu bizim cephede.
Bütün amaç bir denemeydi, öylesine...
ama sonuç hiç ummadığımız şekilde olumluydu :)
Takip ettiğim bloglardan birinde
(bir türlü hatırlayamıyorum, bu yazıyı okursa eğer, onlar bizdik desin ne olur!) okumuştum. Emziği ufaklığın kendisine attırmışlardı ve bıcırık bir daha istememişti.
Benim Tibet’e emzik bıraktırma gibi bir niyetim yoktu aslına bakarsanız. Sebebi de sadece uyku sırasında emzik kullanması. O yüzden pek önemsemiyordum ama işte aklıma düşünce çöpe atma hikayesi, deneyesim tuttu :) ve olay şöyle gelişti :
Tibet’e
“Emziği atmak ister misin?” diye sordum, pek bir hevesle kabul etti bücür.
“Ama” dedim
“iyice anlamalısın, eğer atarsak bir daha emzik almayacağız ve emziksiz uyuman gerekecek”. Bir an bir tereddüt eder gibi oldu
“Atmak istiyoyum anne” dedi.
“Peki” dedim ve arka pencerenin camından büyük bir coşkuyla attı emziğini aşağı!
Biraz zaman geçip, uyku ağır basınca emzik istedi tabii. Bunu bekliyordum zaten.
“Attın ya Tibetcim emziği, yokki emziğin” dedim.
“Teyzem alsın gelirken” dedi.
“Söyleyelim teyzene, bulursa alsın o zaman” dedim. Teyzesi bulamadığını söyledi doğal olarak ve o gece emziksiz uyuduk.
Biraz sızlanarak ama çabucak sızarak hem de...
Sabaha karşı uyandığı bir ara, bugüne kadar hiç istememiş olmasına rağmen emzik istedi. Yine attığını söyledim, arkasına dönüp hemen uykuya daldı tekrar...
Asıl zorlu olan gün Pazar oldu...
Çok huysuzluk yaptı, türlü bahaneler uydurarak ağladı durdu. Araya emzik istediğini sıkıştırdı ve aynı cevabı aldı. Üstelemedi daha doğrusu sanırım üsteleyemedi ama, o huysuzluğun dibine vurdu, biz de anlayışın :)
Akşam olupta uyku vakti yaklaştıkça
“Anne biz şimdi emziksiz uyuycaz” deyip durdu. Emziksiz uyuyacağı için takdir gördü, takdir gördükçe gururlandı, gururlandıkça emziksiz uyuyacağını tekrarladı. Yandan yandan gülüşler attı... Uykudan önce yine huysuzlandı ama yine hızlıca sızdı... ve bu sefer bütün gece boyunca hiç emzik istemedi :)
Bu arada bir hatam oldu sanırım. Ona
“Bak sen de abi oldun artık” dedim, maksadım onu teşvik etmekti aslında. Cevabı
“Ben Abdullah mı oldum simdi?” oldu! (komşunun oğlunun adı Abdullah ve ona abi diye sesleniyor) Afalladım...
“Hayır” dedim “
hani Abdullah emzik kullanmıyor ya, onun için öyle söyledim”. Sanırım bunu kıyaslama gibi algıladı. Hiç öyle bir niyetim yoktu aslında. Ağzımızdan çıkana gerçekten dikkat etmek gerekiyor. Çok üzüldüm sonradan ama söylemiş bulundum/bulunduk bir kere.. Üstüne annem de tesadüfen
“Benim oğlum abi oldu artık” dedi. Bizimki
“Ama ben Abdullah diilim ki, Tibetiiimmm!” diye cevap verdi.
Bir çocuğun anneye tokadı da böyle olur işte! Bu da müstehak bize! :)
Onlar düşe kalka büyüyor, biz de yanlış, doğru yapa yapa ebeveyn oluyoruz maalesef :))))
Neyseki sonuç güzel oldu...
Şimdi
“Ben artık emziksiz uyuyorum” diye ilan ediyor herkese :)
Kocaannesine, Bayay’a (Bahar), Şuştopa’ya, Asan’a (Hasan), Beste’ye...
Bunu başardık demek için Pazartesi’nin geçmesini özellikle bekledim, hani ne olur, ne olmaz diye. Onu da atlattık çok şükür.
Artık emziğimiz yok :)
Sırada bezi atmak var...
Şimdiden konuşmalar yapılıyor. Henüz ikna edemedik ama havalar biraz ısınsın...
Onu da böyle kolaylıkla hallederiz inşallah...
Bu Tibet’in son emzikli fotoğraflarından...
Bu da Tibet’in en sevdiğim emzikli fotoğrafı olarak kayda geçsin lütfen! :)
Darısı emzik bırakmak isteyen minikler ve annelerinin başına :)
kim istiyor kim istemiyor tartışılır ya gerçi :P