Nil geçenlerde mimlemişti beni. En sevdiğim üçleri sormuş.
İlk önce sevdiğin görselleri yaz demiş :)
Bu aralar yatağımdan kalkıp ilk merak ettiğim şey güneşin çıkıp çıkmadığı oluyor. Oldum olası güneşi sevmişimdir, belki de yaz çocuğu olduğumdan.
Hal böyle olunca en sevdiklerimin başına bu aralar güneş ve sıcak oturdu. Baharı bekleyen kumrulara döndüm iyice. Geçen haftalarda camdan yağmuru seyreden gizemli kadın moduna girdim, bu havalardan keyif alayım diye ama ı-ıh... iki günden fazla uzatamadım süreyi. Zaten evde ve işte pek ilgi çekmedi bu durum, o havalara girdiğimle kaldım.
Lafı uzatmayıp en sevdiğim 3 görselin güneş, papatya (büyükçe olanından ama) ve Tibet olduğunu söyleyip, en sevdiğim 3 sese geçeyim hemen.
Çok doğal olarak en sevdiğim seslerin başında anne olduğumdan beri çocuk sesi geliyor, özellikle kahkahaları. Tibet’in evde kahkalar attığı dakikalar, evin en güzel olduğu zamanlar. Evin içinde çiçekler açıyor sanki. O güldüğü zaman dünya da gülüyor gibi geliyor, sanki herkes mutluymuş gibi... Eminim tüm ebeveynler çocukları güldüğü zaman benim gibi hissediyorlardır.
İkinci olarak, gözlerim gökyüzünün maviliğinden başka birşey görmez haldeyken kulağıma gelen deniz sesi. Dünyadan başka diyarlarda hissettirmiştir bana kendimi bu durum hep. Kendimi hafif ve özgür hissederim. Çok uzun zamandır bu keyfi yaşayamadım, umarım bu sene olur.
Üçüncüsü ise müzik... Sevdiğim bir müzikle her yere gidebilir, her kılığa girebilirim. Kulağımda sevdiğim bir müzikle tüm hayallerimi gerçekleştiririm, yine hayallerimde :) Hatta bir yazımda Sertab sesli, turuncu saçlı Shakira olmak istediğimden bahsetmiştim hatırlarsanız :)
En sevdiğim 3 tatta biraz kal geldi ne yalan söyleyeyim. Sevdiğim pek çok şey var aslında. Bir sürü şey sayabilirim ama ilk üçe hangisi giriyor bilemedim :)
Genel olarak kuruyemiş hastasıyımdır. Tatlı olanları hariç diğerlerinin tümünü verseniz, onlarla beslenebilirim. Badem, fıstık, fındık, tuzlu leblebi, vs....
Mangalda yapılmış lezzetler, özellikle sucuk ve mantar :) ve son olarak tatlı... sanırım tatlılarda birici sırayı sütlaç alır :)
En sevdiğim 3 kokuya gelince; yine anne olduğumdan beri oğlumun kokusu ilk sırada tabi ki. O ensesinden yayılan koku nasıl güzel bir kokudur kardeşim öyle. Teri bile bir başka kokuyor resmen :)
İkinci sırayı bahar kokusu alır. Bahar geldiğinde yayılan o çimen ve çiçek kokularının üstüne koku yoktur benim için ve kahve kokusu... oğlumun kokusu birinci sırada olmasaydı kahve kokusunu birinci sıraya koyardım. Beni benden alır, peşinde koşturur o kadar yani :)
En sevdiğim 3 hissin başında sanırım aynı Nil’in ki gibi Huzur geliyor. Kelimenin kendisi bile huzur ve dinginlik veriyor. Aslında asıl sevdiğim huzurun getirdiği o dinginlik hali galiba. Hep öyle olabilsem, olabilsek...
Farkettimde, galiba burası direk Nil’in verdiği cevaplarla aynı olacak.
Diğer bir histe heyecan. Bir şeyin olmasını beklemek mesela. Tibet’in geleceği günü ne kadar büyük bir heyecan ve merakla beklediğimizi hatırlıyorum da :) Ya da aşkı beklemek, bir iş başvurusunun cevabını beklemek, uzun zamandır görmediğin bir arkadaşını beklemek... yoksa aslında burada o beklenti mi sevdiğim :))))
Ve son sevdiğim his tabi ki güven. Birine güvenmek ve birine güven vermek gibisi var mı?
Aslında bir his daha var sevdiğim ama onun ismi nedir ki?
Tibet’in bana “seni çok seviyorum anne” diye sarıldığında duyduğum o mutlulukla karışık gurur hissinin adını bilen var mı? Beni sevdiğini bildiğim ve benim de sevdiğim biriyle yaşadığım herhangi sevgi seli anının ismi? O birbirine sarılmanın verdiği duygu?
Evet, evet, bu his benim 1 numaram işte :)
Şimdi paslıyorum eğer yapmadıysanız ve tabi ki yapmak isterseniz;
Minimalist, Umur, Deniz ve Ayla.
Haydi pamuk eller klavyeye!
Tibet'in fotoğrafı hariç tüm görseller internetten alıntıdır.
Tibet'in fotoğrafı hariç tüm görseller internetten alıntıdır.