Perşembe gecesi sanırım hayatımın en kötü gecesiydi. Tek kelimeyle öldüm öldüm dirildim...
Tibet birkaç gündür hastaydı. Yani grip belirtileri gösteriyordu. Burun tıkanmaları, ara ara öksürmeler... her zaman yapıldığı gibi önlem olarak grip, öksürük şuruplarıyla takviye yapılıyordu tarafımızdan.
Perşembe saat 17 civarı annem, Tibet’in bir garip olduğunu söyledi. Uykudan karnım ağrıyor diye ağlayarak ve öksürerek uyanmış. Zaten uykusunda bir tuhaf nefes almaya başlamış ve bu devam etmiş. Eve geldiğimde haliti ruhiyesi iyiydi ama nefes alışı gerçekten tuhaftı. Nefes almaya zorluyordu resmen kendini ve arada bir inliyordu. Kalp atışları deli gibiydi, öyleki elimi koyduğumda kalbi elime geliyordu diyebilirim. Doktorunu aradım, ateşi olup olmadığını sordu (38,5tu). Her fazla ateş derecesine 20 atış fazla eklememi söyledi ve bu durumda kalp atışlarını normal kabul edebileceğimizi söyledi. Falan falan...
Neticede ilk defa ateşlenmiyordu bu çocuk, hiç böyle kalbinin attığını görmemiştim. Nihayetinde dayanamadım ve acile gittik. Acildeki doktor nefes almakta güçlük çektiğini, yan solungaçları kullanmaya başladığını bunun da BRONŞİT olabileceğini, karnım ağrıyor dediğine göre akciğerlerinin alt kısmında iltihaplanma meydana gelmiş olabileceğini bunun da ZATÜRRE olabileceğini söyledi. “Pek tavsiye etmemekle birlikte film çekmemiz gerekebilir” dedi. Nedenini sorunca da “Ne de olsa ufak daha, radyasyona maruz kalması iyi olmayabilir ama derin nefes almayı reddettiği için başka şansımız kalmayabilir.” dedi... Hal böyle olunca, film çekmeye yanaşmadım açıkçası... yani sadece olasılıklardan söz ediyorduk, ortada kesin birşey yoktu. Rahatlaması için buhar vermek istediler ama bizim keçi onu da şiddetle reddedince (resmen hastane ayağa kalktı) onu da yapamadık. Biz de sabaha kadar idare etmeye, sabah kendi doktoruna gitmeye karar verdik.
Bu kararı vermek, ciddi anlamda sıkıntılı oldu... zatürre olması durumunda, çocuğu ilk gece tehlikeye atmış oluyormuşuz, öyle dedi doktor. Tekrar geleceğimizi neredeyse garantileyerek gönderdi bizi... Bir yandan yanlış mı yapıyorum vicdanı ve bir yandan çocuğumun durumunun verdiği kalp ağrısı...
Sabaha kadar gözümü kırpmadım. Başında, sürekli halini gözleyerek, nefes alış verişini dinleyerek, inledikçe öpük koklayıp okşayarak, arada o odadan o odaya gezdirerek sabahı sabah ettim, ettik...
Sabah 5.30 civarı nefesi hala tam olarak düzelmemiş olmasına rağmen keyfi yerinde, hiç bir şey olmamış gibi şen şakrak uyandı bizim adam. Üstelik espriler yaparak, gülücükler dağıtarak... Yavaş yavaş düzeldi hali. Öyleki doktoruna gittiğimizde hemen hemen hiçbir şeyi kalmamıştı. Doktoruna koşa koşa girdi, girer girmez “hani, oyuncaklar nerede?” diye sordu, doktoru ne dediyse yaptı, “dön, yat, nefes al, vb...” Sonuç olarak belirtilerin KRUP olabileceğinden bahsetti. Küçük bir krup atağı geçirmiş olabileceğini, endişelenecek birşey olmadığını, zaten şu anda gayet iyi olduğunu, bu yüzden herhangi bir ilaç yazmayacağını (sadece bir öksürük şurubu dışında) olaki tekrarlayacak olursa tedbirini alabileceğimizi söyleyip bizi gönderdi.
O gece ne dualar ettiğimi anlatamam... Allah’a çok şükür ki atlattık.
Bilenler korkulacak bir durum olmadığını söyleseler de, Tibet’in o hali gözümün önünden gitmiyor. Allah bir daha yaşatmasın...
Allah çocuklarımıza sağlıklı bir ömür nasip etsin. Sağlıktan öte birşey yok...
Merak edenler için KRUP: Bir cins larinks yani nefes borusunun iltihabı olan bu durum, çocuklarda özellikle 3 ay ile 5 yaş arasında sık görülür. Çoğunlukla virüslerin neden olduğu soğuk algınlığı ses kutusuna ve nefes borusuna doğru inerse, büyüklerde ses kısıklığı, gıcık ve öksürüğe yol açarken, küçük çocukların nefes borularının daha dar olması sebebiyle ödem ve daralmaya neden olabilir.
Krup sıklıkla sonbahar-kış mevsiminde salgın olarak görülebilir. Önce üst solunum yolu enfeksiyonu gibi başlayan belirtiler giderek yerini ses kısıklığı, havlar gibi öksürük ve ileri durumlarda solunum sıkıntısına bırakabilir. Ateş sıklıkla olur. Belirtiler geceleri ve ağlamakla artar. Bu durumda hemen doktor aranmalıdır. Bu arada çocuk sakın tutulmaya çalışılmalıdır. Hava ve oksijen açlığını önlemenin en iyi yolu sakin durarak oksijen tüketimini azaltmaktır. Havayı içine çekmesi için balkona ya da pencereye çıkarılmalı, 6-7 nefes aldıktan sonra banyoda sıcak su akıtarak buhar yapmalı ve 10 dakika burada durmalıdır. Nemli hava larinksteki ödemin azalmasını sağlar. Bu uygulamalarla rahatlamayan çocuk derhal acil servisi olan bir hastaneye götürülmelidir. Krup 5-6 gün, giderek azalan şiddette devam edebilir. Evde bulunduracağınız bir soğuk buhar makinesi diğer soğuk algınlıklarında bu durumun tekrarlamasını önleyebilir.
Canım çok geçmiş olsun. Allha hepsine sağlık versin.
YanıtlaSilah canım beniim. çoook geçmiş olsun. Allah bir daha yaşatmasın.
YanıtlaSilSibel'cim çok geçmiş olsun... İlk defa duydum bunu. Çok korkmuş olmalısın.:( Biz de cumayı hastanede geçirdik:( Çok zor oluyor çocukların hastalığı...
YanıtlaSilÇok çok geçmiş olsun yakışıklıma.
YanıtlaSiltekrar geçmiş olsun sibelcim,
YanıtlaSilcanım çok geçmiş olsun tekrar tekrar...
YanıtlaSilBuharlar, röntgenler... Duyasım bile yok.. Çok geçmiş olsun. İyi ki içsesini dinlemişinçç
YanıtlaSilSibelim,
YanıtlaSilben okurken fenalaştım kim bilir sen ne hale geldin. Çok çok geçmiş olsun. Ne olur çocuklarımıza hiç bir şey olmasın. Yerim ben onun pamucuk yanaklarını, ellerini. Umur teyzesi kocaman kocaman opuyor onu
cook gecmis olsun:(gercekten iyiki icsesini dinlemissin.
YanıtlaSilÇok geçmiş olsun Sibel, çok zor bi gece geçirmişsiniz ama sonrasında toparlanmasına çok sevindim. Sağlık ve neşeniz bol olsun..
YanıtlaSilcanım ya!! iyi oolmanıza sevindim çok çok geçmiş olsun, tahmin edebilyorum nasıl birşey hissettiğini, allah beterinden saklasın hepsini :(
YanıtlaSilCanım çok geçmiş olsun,şimdi aradım meşguldün.Bende az önce yazımı yayınladım.Efenin de geçirdiği kruptu ancak bizim ki sıklaştığı için tedavi değişmek zorunda kaldı.Senin minnoşun çabucak atlatsın inş.Korkma bir kaç güne tamamen silinecek.Tekrar acil şifalar sevgiler :))
YanıtlaSilBüyük geçmiş olsun. Bunu da ilk kez duydum. 3,5 yıllık ömrüne bizimki de bi kuş gribi bi domuz gribi sığdırdı, hastanelerde yattık 40 derece ateşlerle. Neler hissettiğini çok çok anlıyorum. Ne kadar çok dua bildiğimi o günlerde anlamıştım:)
YanıtlaSilSevgiler
Canım Tibetim iyi ya şimdi,korkutmaz mı insanı evladını öyle görmek.
YanıtlaSilAllah nerede varsa acil şifalar versin.
Off..Öyle anlatmışsın ki her anını ben de yaşamış gibiyim şu an..Resmen...
YanıtlaSilBöyle bir hastalığın adını bile şu an ilk kez duydum ben de.
Sibelcim.. Aklıma ilk gelen şey, gribe yakalanmaması için elinden ne geliyorsa yap... Bunun için en etkili antibiyotikleri bile 5' e katlayan bir yöntem var.. Tavuk suyuna pirinç çorbası (Prof. Mehmet Öz'ün kitabından bu reçete)...
Tavuğu kemikleriyle birlikte kaynatman gerekiyor ama...
Lütfen sık sık yap ve içir Tibet'e.. Biz ailecek mucize olarak bakıyoruz bu çorbaya..
Bir de kefir var..O da süper etkili soğuk algınlığı, enfeksiyonlar ve bağışıklık için..Yeni doğmuş bebeklere bile tavsiye ediyor uzmanlar...
Sen bunlara internetten bak -ki için rahat etsin-, doktorunuza da sor ve hemen kullanmaya başla..
Biraz daha büyüsün bu riski atlatacak zaten..
Geçmiş olsun diyor ve ikinizi de öpüyorum....
Sibel çok çok geçmiş olsun, dr. kalsa çocuk boşu boşuna radyasyon alacakmış kime güveneceğiz bilemiyorum kendi dr. götürmeyi beklemekle iyi etmişsin dediğin gibi Allah çocuklarımıza her daim sağlık versin
YanıtlaSilçook geçmiş olsun sibelim
YanıtlaSilatlatmış olmanıza çoks evindim.. Allah tekrar yaşatmasın. röntgen çektirmediğin iyi olmuş .. neyseki..
YanıtlaSilÇok geçmiş olsun. Anne sağduyusunun yadsınamaz gerçeği çıkıyor burada da, iyi ki röntgen çektirmemişsiniz.
YanıtlaSiltakrar geçmiş olsn Sibel
YanıtlaSilbizimkilere acil iyi geldi galiba
bizimkide birde iyileşti
hep böyle olsalar keşke haslalıkları olmasa
ömürden ömür gidiyor
Şimdi nasıl küçük adam annesi?
YanıtlaSil