29 Haziran 2010 Salı

Mesaj

Ben fotoğraf makinasını çaldırdım, koca aynı gün arabayla kaza yaptı...
Çocukluğumun, ergenliğimin ortağı hastanede savaş veriyor hayata karşı...
Yine başağrılarım azdı...

Neyseki oğlumun gülen yüzü var (bu aralar her akşam bir bahane bulup, avaz avaz ağlamasına rağmen).


-    Anneeeee! Ben dışayı çıkmak istiyoyummm!!!
-    Olmaz bebeğim. Bak hava karardı. Hem yatma vaktin geldi artık.
-    Yaaaa, bananeeee! Ben hayatım boyunca dışayı çıkcam!!!
-    !!!!

iç ses: Way be bücür, evrene mesaj vermeye erkenden başladın bakıyorum! Annen gibi geç aymayacaksın bu hayatta.... Aferinnnn, aferiinnnn...

25 Haziran 2010 Cuma

Ahhhh, AH!

Bir hafta tatil için mi çalışıyoruz, geçinmek için mi?

Yoksa "İşleyen demir paslanmaz!" mı?

Ahhhh, AH!


Ben zevk için çalışmak isterdim :)

Bu hafta Annelerin Dünyası'nda ev ekonomisi nasıl olmalı, onu anlatıyoruz...

Ben anlatabildiğimi söyleyemem, ekonomiden hiç anlamam :P

Artık her Cuma yazacağım, aklınızda bulunsun :))))

Hepinize iyi hafta sonları olsun....

22 Haziran 2010 Salı

İnciler

- Anneee! Beni kuçaama alsana.
- Ellerim dolu Tibet, elini zor tutuyorum zaten. Ayrıca çok ağırsın artık, o kadar yolu seninle yürümem imkansız, kendin yürüyebilirsin oğlum.
- Ama anneeee, ben daha küçüğüüümmmm!
iç ses: Aman aman! Küçülde cebime gir!!!

*******************

- Tibeeeet!
- ...........................
- Tibeeeet!
- ...........................
- Tibeeeeeeeeeeet!
- ...........................
  - Tibet beni duymuyor musun? Cevap versene oğlum!
- Duymuyorum annee...
- !!!!!!
 

 Dedesi bana sesleniyor...
- Annesii, oğlumun battiyenini getirir misin?
- Dede, battiyen diil, battaniyen, battaniyen!
iç ses: bücür dil öğrenmişte bizi düzeltiyor, bak hele sen :)

*******************
 
- Tibeet! Hadi oğlum yemek hazır!
- Tamam annee, geliyoruummm!
biraz beklenir....
- Oğlum hadi ama, bak seni bekliyoruz!
- Anne park yeri bulamıyorum amaaa!!!
- !!!!!!!
pedallı arabasıyla geziyordu da velet :)
 

 - Allah Allaaahhh! Niye kapanmıyor ki şimdi bu kapı?!
- Anne, bak bak! Bunu çıkartırsan kapanır!
- !!!!!
altına birşey sıkışmış, görmemişim :P

17 Haziran 2010 Perşembe

Jön Tibet

Mim yazmayı çok seviyorum. E doğal olarak mimlenmeyi de :)))
Ama bir süredir işlerin yoğunluğundan, arada benim tembelliğimden mimleri yazamayıp ya kimden geldiğini ya mimi unutur oldum.

Unutmadan bu mimi yayınlayayım ki bu da aynı akibete uğramasın.

Toprak’ın annesi ve Baharcım mimlemişlerdi beni (sanki biri daha vardı????)

1- Nasıl Giydiriyorum?
Tibet’in giyim kuşamına çok paralar harcamıyor görünsemde, parmak hesabı, damlaya damlaya göl oluyor sanırım :(

Tibet’in rahat etmesine dikkat ettiğim kadar, giydiği kıyafetlerin uyumlu olmasına da dikkat ediyorum. Pantolonuyla tshirtü birbiriyle uyumlu renklerde olmalı. Nedense bir takıntı var bende bu konuda. Aynı şey kendim içinde geçerli :P


2- Nerelerden Alışveriş Yapıyoruz?
Sanırım en çok LCW’den alışveriş yapıyorum. Hem kaliteli, hem uygun fiyat. Onun dışında bir sürü mağazadan alışveriş yaptığım oluyor tabii. Aslında tarz olarak Zara Kids en favori mağazam. Gönül hep oradan alışveriş yapmak istiyor ama anca paraya kıyasım varsa oraya giriyorum, zira girdim mi çıkmak bilmiyorum, çıktığımda elim poşetlerle dolu oluyor :P MotherCare iç çamaşırı ve pijama konusunda tercih ettiğim bir mağaza. Her ayın 15’inde bazı ürünlerde %50 indirim yapıyorlar, bilenler bilmeyenlere söylesin :) Bir de mahallede bir mağaza var.
Bir sürü şeyini oradan aldım Tibet’in.

Ayakkabı konusunda ise çok sıkıntılıyım. Hiç istediğim gibi ayakkabı bulamıyorum :( daha çok Adidas ve ona benzer spor mağazalarından alışveriş yapıyorum. En son yaz için istediğime yakın bir ayakkabıyı Zara’da buldum. Bir de çorap ne zor bulunur birşeydir kardeşim, hep rengarenk. Düz renk bulmak için akla karayı seçiyorum...

3- Ütü
Ütü ev işleri arasında tek sevdiğimdir. Zira oturursun, oturduğun yerden yaparsın. Yazın biraz terletir adamı ama olsun. Gülü seven dikenine katlanır :)
Tibet’e sanırım çok fazla ütülenecek kıyafet almamışım ya da ben onun kıyafetlerini ütülenecekler katagorisine sokmuyorum. Bir iki pantolonu ve gömleği dışında hiçbir kıyafetini ütülemedim açıkçası.



4- Terlik mi, Sandalet mi?
Sandalet. O da önden cırt cırtlı olmayacak yoksa ayağında durmuyor, cırt cırtlarını açıp çıkartıyor. Bu sene ilk defa terlik denedik ama pek sevmedi. Banyoda suyla oynayacağı zaman giyiyor sadece. Aslına bakarsanız ev dışında terlik olayından ben de pek hoşlanmam, nedense beceremem terlik giymeyi, fırlar ayağımdan :P


5- Şapka Sorun mu?
İlk zamanlar sorun oluyordu, çıkartmak istiyordu ama şimdi kendisi
şapkasız çıkmıyor :)

6- Mayo Kullanıyor muyuz?
Bir heves mayo aldım ama bezi bırakmadan mayo giymesi görünüşe göre hayal. Huggies’in özel bezlerini almıştım onu bile giydirmedim geçen sene,
cıbıldak oynadı kumlarla :)

Efendim ben kimlere mi gönderiyorum?

Elif, Dijle, Kerem’in annesi, Nehircce, Deniz, Selda ve Calanon....

Eğer önceden yapmadıysanız, hadi eller klavyeye :))))

14 Haziran 2010 Pazartesi

Ballı Badem

Aslında Cumartesi hiç bir planım yoktu.


Sevgili kocam arkadaşlarıyla şehir dışı planı yapınca, kafamda bir yandan “Ne yapsam acep hafta sonu ben bu bücürle?” sorusu, bir yandan da  Bedardem ile daha önce iptal edilmiş buluşmayı son dakika tekrar devreye sokabilir miyim soruları kafamda dönmekteydi ki kalp kalbe karşıymış Burcu “Cumartesi buluşalım mı, ne dersin?” diye mesaj attı :)

Temiz kalpliymişim vesselam :P

Mekanı Yıldız Parkı olarak belirledik çocuklar gönüllerince koştursunlar diye ve buluştuk saat 13.00’te :)



Burcu, tam Trakyalı olmanın hakkını verircesine ve tam benim can dostum Aylin gibi çenebaz, çok canayakın, çok içten, çok samimi :)
Elif’in onu neden çok sevdiği belli :)


Ballı Badem annesinin dediği kadar Ballı işte, yemelik! Zaten sinekler ne kadar ballı olduğunu farkedip, yemişler bile :P Buluşmamız onun uyku saatine denk gelince biraz huysuzluk yaptıysa da (Burcu çok huzursuz oldu ama çocuk işte, uykuya ihtiyacı var, olur öyle şeyler), uyuyup, uykusunu alınca adının hakkını verdi.


Zaman nasıl geçti anlamadık. Tibet’te çok uyumluydu, beni yormadı sağolsun.

Gitme vakti gelince Burcu Taksim’e verdiği bir siparişi almak için uğrayacaklarını söyledi, biz de peşlerine takıldık. Tibet o kadar kalabalığın içine ilk defa girdi. Durmadan bana “Anne niye bu kadar çok insan var?” diye sordu :) Bu kalabalığın üstüne bir de hatunun biri intihar etmeye kalkmasın mı?
Tam bir curcuna! Zor kaçtık arka sokaklara.


Gittiğimiz yerde oğlum tavla bile oynadı amcalarıyla :) Ballı bütün balını orada gösterdi bize. O kadar uslu, o kadar uyumlu ve o kadar sevimliydi ki :) Zaman su gibi aktı gitti. Eve girdiğimizde saat 9’u geçmişti bile, üstelik eve girmeden bir de trambolin de zıpladı bizim bücür, enerjinin bu kadarı!!!


Hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. İyi ki açmışım bu bloğu, yoksa bu kadar güzel insanı bir arada nasıl bulur, nasıl tanır, nasıl severdim :)

11 Haziran 2010 Cuma

Bugünkü yazım...

Annelerin Dünyası'nın yeni yüzünü gördünüz mü?



Hem bu haftaki yazım hem Annelerin Dünyası'nın yenilenmiş sayfası için buraya bir tık :)

Bu arada, bizim sayfamız nasıl olmuş? :)))

7 Haziran 2010 Pazartesi

Kısırdöngü



Babaa, arabam bozuldu, tamir eder misiin?

Ederim tabii. Paran var mı?

Var.

Kaç liran var?

3 lira.

Olmaz, 5 lira verirsen tamir ederim.

Tamam.

Ver o zaman.

Al

Kaç lira bu?

3 lira.

Olmaz, 5 lira ver tamir edeyim.

Olur.

Ver o zaman.

Al

Kaç lira bu?

3 lira.

Olmaz, 3 liraya tamir etmem.

Peki o zaman.

Ver o zaman.

Al.

Kaç para bu?

3 lira.

3 lira olmaz, 5 lira verirsen tamir ederim.

Tamam, al.

Kaç lira bu?

5 lira. (nihayet uyandı mevzuya :P)

tamam o zaman. (baba biraz uğraşıp, verir arabayı)

ama bu tamir olmamışşşş

tamam ver o zaman bir daha tamir edeyim.
Kaç liran var?

3 lira.

Olmaz, 3 liraya tamir etmem!

ETME ZATEN!!! (kaşlar çatılmış, elini hadi ordan der gibi sallıyor :P)

Sonrası malum, anne baba yerlerde :D

3 Haziran 2010 Perşembe

Yine yarışıyoruz

Sanırsınız yarışma delisiyim.
Yok öyle birşey, kendim için istiyorsam ........! :P

Sevdiceğime küçücük bir babalar günü hediyesi.
Kazansak nolurrrrr, kazanmasak nolur?
Oğlumun gözünde ondan daha iyi baba olabilir mi acaba?



Kısa sözün özü 1; Nurturia fotoğraf yarışması düzenliyor.
Babalar gününde anneler yarışıyor.
Çocuğunuzla babasının fotoğrafını çekip, üyeyseniz hemen Nurturia'ya gönderiyorsunuz, değilseniz hemen üye olup sonra gönderiyorsunuz, yarışmaya katılıyorsunuz. Üstelik facebook hesabınız varsa üyesi değilseniz bile oy verebiliyorsunuz!

Kısa sözün özü 2; söyletmeyin canım işteeee, oy istiyoruzzzzz :D

1 Haziran 2010 Salı