28 Şubat 2012 Salı

İki küpe. Biri bana, biri....



1 Kendimizi günlük telaşlara kaptırıp, iki ayağımızı bir pabuca sokmaktansa, biraz sakin olup, nefes almayı bilmeli. Sonra bir kulağımızdakiyle ötekisinin tutmadığını gün sonunda farketmek bizi önce güldürüp, sonra düşündürebilir.
Mater bile diyor filmde yahu! : “McQuinn hayatı ağırdan almayı bilir!

Küpe kendime : Acık sakin ol Sibel! Ağırdan alllll!!! Ne olur yani parmak izin biraz geç geçse kapıdan?!!!


2 Bir erkek, bir kadına istediği bir şeyi nasıl yaptırabileceğini bilmeli!

- Annecim, ellerin çok güzel olmuş.
- Canım benim, çok teşekkür ederim :)
- Mavi de çok yakışmış tırnaklarına.
- Ayyyy! Teşekkür ederim aşkım benimmm! :D
- Ama annecim biliyorsun; ben kırmızıyı daha çok seviyorum!
- !!!! :))))))

Küpe erkeklere : Accııkkk oğlumdan örnek alın yaaaa!!!!

20 Şubat 2012 Pazartesi

Kelimeler


Sanırım tıkandım. Elim bir türlü yazmaya gitmiyor.

Yaşanmış ya da yaşanacak hiç bir şeyim(iz) olmadığından değil elbet. Kelimelerimin tembelliğinden...

Konuşurken tamam da, cümle kurmak istemiyorlar ekran başında. İş klavyede harfleri kelime, kelimeleri cümle yapmaya geldi mi, tamamlanmıyor bir türlü... Kelimelerin hepsi kendi başına birey olarak kalmak, birlikte bir anlam ifade etmek istemiyorlar...

Kendimi zorladım (Bahar’da zorladı acık :P)...
Bırakırsam, bir daha yazamam belki diye...

Döngüyü kırıp, bu sefer kelimelerin hakkından geldim galiba :)


Kendime çimdik: Hadi canım, hadi canım. Az biraz ilerlede yol açılsın!!!

2 Şubat 2012 Perşembe

Empati

Şimdiki dönem çocuklarında en çok gözlemlediğim şey, empati yetenekleri. En azından bunu kendi oğlumda çok görüyorum. Daha doğrusu o gözüme gözüme sokuyor. O doğduğundan bu yana benim en iyi yansıtıcım bence. Eğrimi de doğrumu da  o kadar güzel yansıtıyor ki; farketmemem mümkün olmuyor.

Başkalarının gözünden bakmak o kadar kolay değil olaylara. Hele ki olayların içinde siz de varsanız. Kendi adıma ben olayın üstünden biraz zaman geçtikten sonra empati kurabildiğimi söyleyebilirim. Bu da olayların gelişimine pek katkı sağlamıyor doğal olarak ama en azından kendimi tartabiliyorum, kendimi eleştirebiliyorum sonrasında ve düzeltmem gereken bir nokta varsa elimden geldiğince yapıyorum bunu...



Sonuç olarak, dün akşam oğlum tekrar gözüme sokup empatisini, dumur etti beni:

- Anne, ben bugün benbileyd (bayblade) seyrettim.
- Aaa! Hani böyle çizgi filmler seyretmemek konusunda karar almıştık Tibet? Neden buna rağmen seyrettin?
- Ama anne, sadece bir kere seyrettim.
- Öyle bile olsa, bana kavgalı dövüşlü, canavarlı çizgi filmleri seyretmeyeceğin konusunda verdiğin sözü tutmamış oldun. Lütfen bir daha yapma!
- Tamam anne...... Anne biliyor musun?
- Neyi canım?
- Eğer sen benim çocuğum olsaydın...
- Evet?
- Ben de senin annen olsaydım...
- Eeee
- Ben de senin bu çizgi filmleri seyretmene izin vermezdim :)
- :) Yani haklıyım değil mi?
- Evet anne, haklısın...
- Demek ki artık bundan sonra seyretmeyeceksin!?
- Belki bir kere izin verirdim ama.. heheeeheeee
- Tibeeeettt!!!! :)))))))

İçses: Sen ne zaman bu kadar büyüdün yahu! Şu konuştuklarımıza bak!!! :D