31 Ekim 2012 Çarşamba

Takıntı


Oğluma bazı şeyleri anlatmakta zorlanıyorum. Kafayı bir şeye taktı mı, onun olmazlığını anlatmak imkansızlaşıyor. Şimdi bana bütün çocuklar böyle diyeceksiniz biliyorum... ama değil...
Tibet bir başka!

Dilerseniz en son yaşadığımız olayı olduğu gibi anlatayım, siz verin kararınızı tüm çocuklar aynı mı yoksa bu Tibet’e özgü bir durum mu?


Bir türlü başımdan atamadığım kısırdöngülerim var benim... Bir şekilde kendimi kurtarıp, sonra nasıl oluyorsa tekrar içine düştüğüm...

Her ay yinelenen küçük bir ritüel vardır belki siz de bilirsiniz. Dolunayda, istemediklerinizi bir kağıda yazar, o kağıdı yakar ve “Allah’ım beni bunlardan kurtar, yerini sevgiyle doldur!” der, diler üfleyerek havaya, dilerseniz akıp giden suya bırakırsınız...

Kardeşimin hatırlatmasıyla bu ritüeli yapmaya karar verdim. Aldım elime kağıdı kalemi, yazıyorum. Bizim bücür de başımda. “Ne yapıyorsun anne?” diye sordu anlattım. “İstemediğim, beni üzen şeyleri benden alsınlar ve yerlerine güzellikler versinler diye meleklere mektup yazıyorum.” dedim. “Ben de yapmak istiyorum.” dedi. “Tamam” dedim, “Ben bitirince senin için de yaparız.”


Yazdım, yaktım, dolunay saatine niye edip, balkondan havaya saldım istemediklerimi...

Sıra bizim bücüre geldi doğal olarak. Aldı kağıdı kalemi eline; “Hadi yapalım!” dedi.
“Tamam, sen şimdi ne yazmak istiyorsan yaz o halde kağıda oğlum.”
“Ama anne, ben aynı senin gibi yazmak istiyorum.”
“Sen yazmayı daha bilmiyorsun ki tatlım. Sen içinden geçirdiklerini oraya yazıyormuş gibi yap, melekler seni zaten anlarlar!”
“Olmaz anne! Ben aynı senin yaptığın gibi yapacağım!”
“Tamam o halde, ben senin elini tutayım, beraber yazalım...”
“Hayır anne! Senin gibi yazacağım bende!”
“Ama oğlum nasıl yapacağız onu? Bak istersen resim de çizebilirsin, melekler onu da anlarlar.”
“Bana neeeee! Ben aynı senin gibi yazmak istiyorummmm!!!”

Şu yukarıdaki konuşma sırasının yaklaşık 5-6 kez tekrarlandığını düşünün... ve bu tekrar sonrasında Tibet’in avaz avaz ağladığını benim sinirimden onun yanında duramayıp, ağlayıp bağırmamak için terasta saçlarımı yolduğumu...

Tibet'le yaptığımız sanatsal çekimler :)

Kardeşim “Ben bir melek resmi yollayıp güya onların ağzından bir mesaj atayım en iyisi, belki bu şekilde onu sakinleştiririz.” dedi. Ne yalan söyleyeyim, pek tutacağını düşünmedim, çünkü mesajlarda atan kişinin resmi görünüyor telefonda ama o anda ne çözüm önerilse üstüne atlayacak haldeydim zaten...

Nasıl oldu bilmiyorum, kardeşimin attığı mesajı gerçekten meleklerden geldi sandı Tibet ve resim çizmeye karar verdi...

Böylece içinde güneş, bulut, örümcek, çiçek, kapısına kadar özel bir yolu olan bir ev ve bir insan olan bir resmimiz oldu. Şimdi o resmimizi itinayla saklıyoruz. Ne de olsa melekler için yaptık :)

Buyrun bu şarkı da oğlumun son takıntısı...


Bu şarkıyı dinlemeden okulun kapısından içeri girmiyoruz :)))

44 yorum:

  1. ama ama ama o hem kararlı hem de yakışlıklı bi çocuk annesi, napsın yani... ;)
    bu arada meleklerden aldığımız mesajlar çok yerinde oluyo bazen :) mesela ben blog yazarken geldi mailin... demekki bizim blogu paylaşma vaktimiz de gelmiş ;)

    http://gunlerdenmutluluk.blogspot.com/

    artık bekleriz efendim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o zaman biz de paylaşalım gerekli sosyal platformlardan bloğunuzu marifetli gelinim benim :)

      Sil
  2. dolunay ritüelini ilk defa duyuyorum keşke tibette benim gibi uzun bir süre duymasaymış da annesine bu kdr kriz yaşatmasaymış :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. valla bileydim, yanında uygulamazdım Seyhanım :/

      Sil
  3. bütün çocuklar böyle değil bence.benim oğlumda anlattığınız gibi.çok yaratıcı oldum sayesinde.Babada öyle olduğu için genetik bizde.elimden geleni yapcam azaltması başka yönlere gitmesi için ama nasıl şimdilik belli değil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bir kum tanesi, sen yaratıcı olmuşsun ama ben gittikçe tükeniyorum. büyüdükçe daha da zorlaştı ikna etmek. neler yaptığını bir ara anlatır mısın, belki faydası dokunur bana?

      Sil
  4. Oyyy, zor olmuş gerçekten :( Sen kısacık bir şeyler yazsaydın, o da aynısını bakarak yazsaydı, olmaz mıydı (bakarak yazabilir diye düşündüm). Ben Ekin'e öyle yapıyordum, şimdi harfleri kodluyorum kendi yazıyor. E, bizimki abla oldu tabi :))

    Sıkma canını, bazen böyle tutturuyorlar, saç-baş yolmamak elde değil. Kararlılık iyi de, anneye eziyet bazen :))))

    Dolunay ritüeline feci ihtiyacım var benim :) Duymamıştım, sayende öğrendim. Bir deneyeyim bakayım ;)

    Öperim çok çok...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bernacım onu da teklif ettim aslında yazmayı unutmuşum ve hatta sen söyle ben yazayım da dedim... hiç biri fayda etmedi :/ tuttumu tutuyor işte :(

      dolunay zamanlarını takip et tatlım, hatta facebooktan meleklerle yaşamak sayfasına üye olursan onlar muhakkak paylaşıyorlar zamanlarını, hem daha ayrıntılı veriyorlar ritüelin nasıl uygulanacağını ;)

      Sil
  5. Terasta saçlarını yolduğun kısma gelince artık kahkahamı tutamaz oldum.Gülecek ne var bunda diyeceksin ve de haklısın. Yazdığın halin aynı benim halim de ondan gülüyorum, komik olduğundan da değil, artık Deniz'le yaşadığımız benzer haller sinirlerimi oynattığından :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o anda sinirlerim çok bozuk oluyor ama sonra ben de çok gülüyorum resimli günlük :) gülüyoruz işte ağlanacak halimize artık :D hiç değilse yalnız değilmişim, o da bir teselli benim için :)))

      Sil
  6. Oyyy oyyy çok sabırlı olmak gerek ama bazen kimbilir nasıl da zor oluyordur...
    büyüdüğünde okusun bunları da anlasın size neler çektirmiş bıcırık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. düşün ki Ayda, büyüdüğünde "niye bunları yazıp, beni rezil ettin blog alemine!" diyebilir. amanınnn! düşünmek bile istemiyorum ! :))))

      Sil
  7. benim kzıımda da oluyor bu tür takıntılar, Dolunay 5,5 yaşında ve bu sene harflere çok meraklı senin gibi yazmıyorum diye bana çok kızdığı , küstüğü oluyor bu ara.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. demek ki 5.5 yaş krizi de bu desene Dilek :/

      Sil
  8. bana gayet tanıdık geldi bu tutum bizim evden :) tutturma, ikna edilememe ve kriz anlarını çok yaşadım ben de :) sabır diliyorum tüm annelere, dolunayda gitmesini istediğim şeye öfke öfke öfke yazayım bari :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. geçecek di mi Nihan? geçiyor di mi? sabır di mi, sabır?! :)))

      Sil
  9. Sibel sizin yaptığınız bir rahatlama düşüncesi ve bu düşünce sizi rahatlatmak yerine saç baş yoldurmuş.
    Çocukların yaşlarına göre ayrı problemleri oluyor.Bende bugün aynı senin gibi sinirimden ağlamak üzereydim.
    Bu cüceler bizi parmaklarında oynatıyorlar ya,bu beni delirtiyor...
    İkinci çocuğumu büyütüyorum ama oğlumda zorlanıyorum.
    Ben mi yaşlandım ona yetemiyorum bilmiyorum.

    Tibet'te büyüdükçe tutturdukları da büyüyecek.Ve bu bizim içinden çıkamadığımız durumlara dönüşüyor gitgide.
    Zamane bebeleri bunlar.:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet Pınar, iyi başlayıp kötü giden neyseki yine iyi bitirdiğimiz bir olay oldu :)))
      yaşlandık demeyelim yahu, ruhumuz genç bizim yoksa hiç başa çıkamazdık bu bilmiş bücürlerle ;)

      Sil
  10. :))) Yani ne desem ki bilemedim ...Seviyorum ben onu çok takıntılarına rağmennn :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. oğlum diye demiyorum, takıntılarına rağmen çok tatlı bir çocuk :P

      Sil
  11. Ben ve kızlarda senin dolunay ritüeline eşlik etmek isteriz.Söz seni çıldırtmıycaz ama:)
    Severim ben sizi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok memnun olurum şekerim :D bir dahaki dolunayda buluşalım o halde ;)

      Sil
  12. Yaşadıklarınız öykü tadındaydı.
    Melekler hep sizinle olsun...

    YanıtlaSil
  13. Kuzum ya senin gibi yazmak istemiş.

    ama şarkıya ne demeli,pek bir romantik

    takık olduğunuz kadar da romantiksiniz küçük bey demek istiyorum ama demeyeceğim tabi ona;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dersin, dersin inşallah yakın zamanda :)))

      Sil
  14. Ben de kızımın inadından bahsedeyim de anla halimzi:)akşam annemlerden anneanne diye ağlayarak çıkıyorduk, eve gidene kadar ciyak ciyak. Bütün gün onunlaydın zaten kızım, biraz bizimle vakit geçir (topu topu2,5 saat) sonra uyku sabahın körü yine anneannedesin zaten. Sonuç:0 zır zır zır, 10 snde bir bozuk plak gibi içç çekere anneanne. Evde gece yapılamayn aktivite yok ama sabah gözünü açtığı gibi anneanne. Bu şekilde bir 4-5 ay geçti. Şimdi evden "atta" diye koşarak çıkıyoruz ama bu sefer asla eve girmek yok, geceleri deli gibi döneniyorzu evin çevresindeki sokaklarda...inadım inat kırkkanat diyorum bende sırtlanıp eve giriyorz en sonunda ama uykusu gelmemiş ise feryat figan yine...Sabah gözle açılınca "atta" deniyor. Döngüler bizde de var canım:)Sen içini ferah tut...

    YanıtlaSil
  15. Bizde de bunun tam tersi oldu mesela:) okumak istedi.Sibel bu çocuklar çeşit çeşit ayrıca bende ilk defa duydum istemediklerimle ilgili bir denemek lazım aslında

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mutlaka dene Aylacım, faydasını görürsün büyük ihtimalle ;)

      Sil
  16. Sibel bu nasıl bir ritüeldir canım ya. Hiç duymamıştım. Bende sabır zaten yok. Kızım iyice çığırından çıkıyor bazen. ama maalesef kendimi kızımda görüyorum.
    Tibetim bu azimle yakında sen de yazarsın zaten oğlum.
    Şu Göksel'i bir ben sevmiyorum galiba. çok ruhsuz geliyor bana ya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Göksel'i seviyorum ama ruhsuzluğu konusunda katılıyorum, ifade olarak çok ruhsuz :) aslına bakarsan belki de oğlum da beni yansıtıyordur???

      Sil
  17. Bende çok sabırsızım. İnanmıycaksın ama aynı şeyler bizde oluyor. Mesela birşey istiyor bir mağazadan yada oyuncakçıdan. İstediği şey kalmayınca bunu anlatmak mümkün olmuyor. Daha sonra gelicekmiş desekte inanmıyor. Başlıyor ağlamaya zırlamaya kendini yerlere atmaya. Sabır diyorum, içimden çığlıklar atıyorum ama o an orada millete rezil olduğumla kalıyorum. Ne zaman geçicek, biticek inan merak ediyorum :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de bilmiyorum ki Eminecim... elbet bitecek, gidecek ama bu sefer de büyük ihtimalle başka sorunlar başgösterecek :(

      Sil
  18. Cins bu çocuklar cins, hepsi ayrı bir cins. Yalnız birşey var ne bilmiyorum, burada en azılı çocuk bile anne va babasını anında dinliyor, bizse köyden indim şehire modundayız, hep bir çemkirme hali var. Selim gel, gelmez, gel, gelmez öbürü seslenir Louis come, çocuk en kıymetli oyunu oyuncağı bırakır tıpış tıpış gider.. pöf!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sanırım bizim en büyük yanlışımız, çocuğu susturmak için yeniliyor olmamız. onlarda öyle bir durum yok. HAYIR dedi mi HAYIR olduğunu biliyor çocuk ve ısrar etmiyor doğal olarak :/

      Sil
  19. bizde de var inan aynısı yapamayacağı birşey olduğunda başlıyor ağlamaya ama bir şekilde çözüm buluyoruz işte, büyüyecekler ve ikna oldukları günleride görücez

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. inşallah Elifcim Allah o günleri nasip etsin bize :)

      Sil
  20. acıyor acıyor diye bağıra bağıra şarkı söyledikleri aklıma geldi şimdi :D
    ne alaka deme ;)

    YanıtlaSil
  21. Ah ben bu dolunay ritüelini ilk defa duydum ve çok sevdim... Bugün dolunay varmıydı ki :)) Hemen yapasım geldi zira ;)

    Ah bu çocukların inadı :) Ama çözüm süper ;))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben bir dahakine sana haber vereyim şekerim unutmazsam ;)

      Sil
  22. ikinizde çok tatlısınız,ben bunu bilmiyordum,olumlama,enerji,kuantum bilirim sanıyordum ama bunu hiç duymamıştım,çok iyi oldu hemen uygulamalı.
    Evladınızı ne güzel yetiştiriyorsunuz,siiz 2009 dan itibaren okumalıyım,bi komşu,bi arkadaş gibi bilgi almalıyım...
    Sevgiyle,mutlulukla,huzurla büyütmeniz dileğimle ..sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gökkuşağı pembesi, hoşgeldin dünyamıza :)

      Sil