3 Aralık 2013 Salı

Ne yapmalı?

Bir süredir düşünüyorum... Burayı ayakta tutmanın, hareketlendirmenin bir yolu olmalı ama bu nasıl olmalı işte onu bir türlü bulamıyorum. Bulamayınca da "Kapat işte, neyi zorluyorsun?" diye soruyorum kendime... onu yapmayada kıyamıyorum...

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali kendimi iki arada bir derede hissediyorum... İnterneti her açışımda ana sayfamın bloğum olmasından sebep her sabah vicdanımla cebelleşiyorum.
YAZ ARTIK!!! YAZ ARTIK!!!

Tibet büyüdü. Büyüme hızıyla anıları bir köşeye yazma hızı birbirini tutmaz oldu...

Hafta sonu Neslihan geldi. İyi ki geldi, anıları kısa kısa da olsa bir köşeye yazmanın ileride çok keyifli anlar yaşatacağından bahsettik...

Ama benim için işin zor olan tarafı elime defter kalem almamak. Ben blog yazmaya başladığımdan beri hep klavye başında, bilgisayara döküyorum anılarımı. Yani, ben bazen fırsat bulup buraya yazana kadar balık hafızalı benliğimden uçuşup gidiyor yaşananlar...

Ama işte yapmalı bir şeyler. Yazdıkça yazasım gelir elbet... Elbet gelir de, işte ne zaman gelecek o yazma hissi ondan emin değilim...

Belki de sırf blog sayesinde edindiğim güzel dostluklar, böyle güzelim sürprizler için ayakta tutmalıyım bu bloğu....


Neslihan be! Yavrum sık sık gelsene sen buraya ;)

23 yorum:

  1. Ben hala seviyorum blog yazmayı. Yazmak bana iyi geliyor. Tek 'pişman olduğum demeyeyim ama düşündüğüm- adını keşke daha genel bişey koysaymışım diyorum bazen. Neslihan da yazmış ya bugün. Çünkü, Yaz da var ben de varım, hislerim de var blogda… ilk gazla, sadece anı defteri gibi kullanacağım sanmıştım :) Gerçi adı da uğurlu gelmiştir, ilkgözağrısı blogum benim.
    Bu arada ben de Neslihan'ı tanımadan sevenler arasındayım, daha doğrusu tanışmadan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanıdığında daha çok seveceksin Neslihan'ı Denizcim. Enerjisi yeter zaten :)))

      eh ben de buraya TibetDiyarı adını verdim ona bakarsan. ben de ilk başta sırf Tibet'i anlatırım demiştim ama öyle olmadı. Gerçi sonradan ayrı bir blog açtım ya kendimle ilgili yazdıklarım çoğalınca :))))

      Sil
  2. Heeeeyyyy harika Hanımlaaar..
    Denizzz seninle de tanışmayı çok istiyorum ben, kızını adı yetmişti sana vurulmama zaten.. tanıdıkça sanal da olsa daha bir sevdim seni de cimcimeyi de..

    Sibel'e de bayılacağımdan hiç şüphem yoktu hislerim yanıltmadı gördüğüm an sanki kırk yıldır tanışıyoruz tadında başladık bıcırdamaya

    kendini mecbur hissetme Sibelcim yaa
    yazasın geldiği an yaz
    senede bir bile olur
    ama kapatma dursun
    Tibet'in de hakkı bu blog açık kalmalı

    öptüm ikinizi de kosssskocamannn

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hissetmesem iyi olacak da... hissediyorum işte nedense :/

      neydi? "tarçınlı şeker"! :) çok sevdim bu tanımı :))))

      sen de tadından yenmezsin yani :))))

      Sil
  3. bende ite kaka ilerliyorum :)
    kapatmalı derken biri dur diyor, kalıyorum. Geçmiş yazıları okuyunca iyi ki her anımı yazmışım diyorum. Ve ileride bu zamanıma bakınca niye az yazdım diye vahlanacağım biliyorum :)

    Öyle böyle değilde çok şükür sizleri bana kazandırdı bebişim ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten belki de kıyamamızın sebebi birbirimizi bulmuş olmamızdır Baharım :)

      Sil
  4. Aynı haller...
    Sonra eski yazdıklarını dönüp okumalar, ya ne iyi etmişim de yazmışım, kesinlikle bırakmamalıyım demeler...
    Eskisi gibi yazacağım diye kararlar almalar...
    Üşengeçlikten, zamansızlıktan bu karara bir türlü uyamamalar...
    Araya zaman girince yine yeniden soğumalar...
    Ama ne olursa olsun kıyıp kapatamamalar...
    Yine de güzel be burası :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. di mi ama Özlemcim. bir şeyler yapmalı, bu blogları ayakta tutmalı!

      Sil
  5. dediğin o güzel dostluklar için yaz sen ara arada olsa :)

    YanıtlaSil
  6. yazalım, hep yazalım, bloglarımızı canlı tutalım...

    YanıtlaSil
  7. Of bana da oluyor...vicdanım iç sesim çelişkiler zinciri oluşturuyor...beri yandan yazmak ruhuma iyi geliyor...bazen de istemiyorum napiiim içimden geldiği gibi:))) ama Ateşle anıları not alıyorum bir deftere mutlaka

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. işte o defter alışkanlığı bende yok Müge :( olaydı iyiydi :/

      Sil
  8. hepimizde aynı haller var galiba :( yazmak istiyoruz, okunmak, okumak... ama şu gözü çıkası zamansızlığı bahane edip miskinleşiyoruz :(
    Yazalım kuzum çok yazalım hatta mümkünse hadi diyelim birbirimize ;)
    öptüm kocamanından ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazalım canım, gönül çok istiyor da... miskinlik yapmamak lazım dediğin gibi...

      Sil
  9. Bende kızıyorum kendime az yazdığım için..halbuki elimizde böyle güzellikler varken yazmalı..ileride kesinlikle harika bir anı kalacak bu sayede..
    Yazalım canım biz,devam yani...☺📝

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zaten dürtükleyen de o ya Özlemcim. ileriye daha fazla anı bırakabilmek :)

      Sil
  10. Öylesine bir tıklayım dedim. Bu post sürpriz olarak çıktı karşıma.
    Veee.. konu yine yazmamak...
    Sibelcim, defter kaleme alışık olmayanlar sonradan hiç alışamaz.
    Mecburen buraya geleceksin. Periyodik şekilde ve birkaç cümle ile de olsa burayı aktif tutacaksın.
    Başka yolu yok, bilesin.
    Bak sonra Tibet affetmez seni...
    Tabii ben de :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeugmam anlaşalım... bana ders ver! ;) :))))))

      Sil
  11. bence de bırakmayın bloğunuzu
    mommyslifetime.blogspot.com

    YanıtlaSil