25 Ağustos 2009 Salı

Doğum Hikayesi

Uzun zamandır planlıyordum aslında bu yazıyı yazmayı. Bir türlü elim gitmedi...
Daha önce Tibet'in ilk geliş hikayesini yazmıştım. Devamını getiremedim.


Tibet'in haberini alışımızdan sonrası bizim için rüya gibiydi. İlk kalp atışını duyuşumuz, cinsiyetini öğrenişimiz, isim bulma çalışmaları, 3 boyutlu ultrasonda ilk görüşümüz, ilk tekmesi, karnımdan hareketlerini izleyişimiz...

Hep normal doğum istedim. Adı üstünde işte, normal...
Neyseki doktorum da normal doğum taraftarıydı.
Tibet'in gelişimi gayet iyi gidiyordu. Artık doğum zamanı yaklaşmıştı ve kontrollerim de sıklaşmıştı... En sonunda doktorum "gel Tibet'in perşembe" doğurtalım dedi. Nasıl?!
"Merak etme, normal doğum olacak. Lavmandan sonra 8 saat içinde doğurursun" dedi. Peki?!

Doktordan daha iyi bilecek değilim ya, ilk yaptırdığı doğum benimki değil ne de olsa... Çıktım, eşime haber verdim, o da şaşırdı haliyle... Birkaç kişiye sordum, lavman yapıldıktan sonra normal doğum süreci başlarmış. İyi o zaman... Hayırlısı!

Çarşamba gecesi gittik hastaneye. Odaya yerleştik. Gece 2 gibi lavman yaptılar ve bekleyiş başladı. Uyu uyuyabilirsen! Sabah oldu, sürekli kontroller, kasılmaları takipte hemşireler. Birşey yok! Epidural anestezi uzmanı geldi, epidurali verdi... de... zaten birşey yok ki! Öğlen kasılmalarda hala bir gelişme olmayınca, suni sancı verdiler.

İlk sancı girdiğinde ayaktaydım. Neye uğradığımı şaşırdım. Sancı öylesine şiddetliydi ki, yere düşmemek için tutunmak zorunda kaldım. Sonrası çok hayal meyal. Apar topar doğumhaneye aldılar beni. Eşimin boynuna sarıldım beni bırakma diye! Hiç niyeti yokken o da girdi doğuma. İyi ki girdi, o olmasaydı, öyle bir acıya dayanamazdım.

Doğumdan sadece doktorun "ıkın!" dediğini, bir ara sinirlendiğini ve Tibet'i kucağıma bırakılışını hatırlıyorum. Avaz avaz ağlayan, pembe beyaz bir varlık. Sadece gülümseyebildim, onu kucağıma alacak gücüm, takatim yoktu. Zaten sonrasını hatırlamıyorum...

Gözlerimi açtığımda odaya alınıyordum. Yüzler endişeli bakıyordu bana. Meğer Tibet'in odaya getirilişinden 1,5 saat sonra çıkmışım doğumhaneden! Haklı olarak endişelenmişler, birşey oldu sanmışlar.

Tibet'i getirdiler :) öyle güzeldi ki... Pembe, beyaz... yüzünde yer yer morluklar vardı. Eşim "çok zor bir doğum oldu ama sen başardın, seninle gurur duydum." dedi "ama bir daha normal doğum yapmana izin vermem, ona göre!"...

Sütüm mü az geliyordu, ben mi beceremedim bilmiyorum. Bu yüzden göğüs uçlarım yara oldu. Üstelik 7 ay geçmedi. Her emzirmenin başlangıcı büyük bir acıydı...
Neyse... Gün içinde çocuk doktoru gelip, kontrol etti. Arada birşeyler mırıldandı ama anlamadım. Ertesi gün, çocuk nöroloğu geldi. Tibet'in kolu için fizyoterapist bulmuş, onun telefonunu, adresini verdi. Kolu!? Kolu?! Nesi var, ben neden farketmedim? O yüzden mi hep battaniyeye sarılı geliyor?

Eşim, doğumun zor olduğunu, Tibet'in kolunun yukarıda kaldığını, bu yüzden dışarı zor alındığını, vakum kullanmak zorunda kaldıklarını, ilk vakumun kırıldığını (doktorun sinirlenmesinin sebebi buymuş), bana ciddi bir kesik atmak zorunda kalındığını anlattı. Ben bütün bunlar sırasında baygın değildim ama acıdan hatırlamıyorum öyle mi?

Sağ kolu yukarıda kaldığı için sinirler zedelenmiş ve kolu hiç hareket etmiyormuş. Dünden bu yana farkında değilim öyle mi? Mutluluktan gözüm bu kadar kördü yani, öyle mi?

Tibet'in kolunun durumunu öğrendiğimdeki duygularımı ifade etmem mümkün değil. Sanki uzaktan dinliyor gibiydim. Beynim sarsıldı sanki, kalbim boğazımda atmaya başladı. Kendimden nefret ettim. Niye normal doğum istedim...? Yap işte sezeryan, ne olurdu yani? Niye bu doktoru seçtim...?
Üstüne çıkacağımız gün, yeterli süt alamadığı için sarılık olduğunu öğrendik...

Sarılıktan kurtulması iki ay sürdü. Her gün gidip topuğundan kan aldırdık. Işık tedavisi gördü, günlerce hastanede kaldı. Her gün süt vermeye gittim ya da eşim götürdü.

Asıl maraton 2 aydan sonra başladı. Fizyoterapistle görüştük. Verdiği hareketleri hiç aksatmadan uyguladık. Fizyoterapistin ofisinde ne kadar oyuncak varsa hepsinden aldık. Emzirirken ilk defa elini göğsüme attığında mutluluktan ölebilirdim. Elini kaldırıp, birşeye uzandığında, kapının üstüne attığımız rüzgarlığa vurmaya çalıştığında, elini ensesine götürüp kaşımaya çalıştığında...

Fizyoterapisti her gidişimizde bir öncekinden daha memnun oluyordu sonuçlardan. 1,5 yaş civarıydı sanırım "Artık gelmenize gerek yok. Bence hiçbir şeyi kalmadı. 3 yaşında yüzmeye de verirseniz, harika olur." dedi.

Buradaki mutluluğumu da kelimelere dökemem.



En önemlisi Tibet'in savaşmasıydı ve O bunu başardı.
Oğlumla gurur duyuyorum.

Allah'ıma şükrediyorum: Tibet'in hayatımdaki varlığı ve sağlığı için... Şükürler olsun!

26 yorum:

  1. ah sibel'im ah... bir kez daha "ne kutsal sey su annelik" dedirten, bir kez daha hatirlarken gozlerime yaslar dolan bu hikayeyi paylastigin ve bu kadar guzel dile getirdigin icin tesekkur ediyorum canimcan. Sibosumuz ve Tibetimiz siz coooook yasayin.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzeldi,tıpki tüm doğum hikayeleri gibi ne eşsiz bir şey değil mi.Bende dün bloğumda yazmıştım benim hikayemi http://nehircce.blogspot.com sevgiler

    YanıtlaSil
  3. canım bundan sonrakı hayatında hıc zorluk olmasın saglıkla hep beraber yasayın.

    YanıtlaSil
  4. ah canım beniim. kolunun geçtiğine çok sevindim. ne zor, ne emek isteyen ve ne mucize bir şey annelik. Hep beraber mutlu, sağlıklı ve huzurlu olun inşallah Pamukcum.

    YanıtlaSil
  5. Her doğum bir macera...Seninkisi daha da duygulu bir macera...

    YanıtlaSil
  6. Okurken yaşar gibi oldum inan...
    Çünkü anlattığın kesitler hiç yabana atılacak türden değil..
    Bir kere suni sancıyla yapılan bir doğumun çok zor geçtiğini biliyorum. Hatta bebek mosmor doğar.
    İkincisi, anlattığın kol sinirleri zedelenmesi olayının aynısı bir arkadaşımın başına gelmişti.,Anne-baba çok üzülüyorlardı.Çocuk 3-4 yaşına kadar kolunu doğru dürüst kullanamadı ama tedaviler sonucu tamamen geçti.
    Onun olayında da doktor hatası söz konusuydu.Üstelik burada değil de yakın bir şehirdeki bu özel doktoru tercih etmişti..
    Neyse yaa..En sonunda geçtiğini ve Tibet' te de artık hiçbir şey kalmadığını öğrenince çok rahatladım inan..
    Öp onu benim yerime hemen çok çok..
    Olur mu annesi? :))
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  7. Harika bir kayıt olmuş.
    Hamilelik haberini aldığımdan sonra tutmaya başladığım bir günlüğüm vardı, bloga aktarmayı düşünmüşümdür bi çok kez. Yazıp yazmamaya karar veremeyip erteleyip duruyorum :) Sebebide hamile kalmak adına verdiğim mücadele ile geçen çok sancılı yıllarım. Çok şükür ki sonuç alabilenlerdenim. Allah isteyen herkleze yaşatsın bu duyguyu..

    YanıtlaSil
  8. Oncelikle hem minigime hem de sana ve babaya gecmis olsun. Ne kadar korkunc bir tecrube oldugunu tahmin edebiliyorum.

    Normal doguma gelince, ben, halen sezeryanin boyle kolayca herkeslere tavsiye edilmesini, Turkiye'de bu kadar populer olmasini bir turlu anlayamiyorum. Ciddi bir ameliyat bu, sanki hic bir sakincasi, korkulacak bir seyi yokmus gibi sunulmasi biraz urtucu bana gore. Tabi ki normal dogumun da tehlikeleri var ama... neyse tartismasi uzun surecek bir konu bu. Yapay olarak baslatilan sancilarin dogal olanlardan cok daha korkunc oldugunu ben de duymustum.

    Sarilik da hemen hemen her bebekte oluyor, ozellikle de zamanindan erken doganlarda, benim oglum da (benimle beraber, ben emzirebileyim, yalniz olmasin diye) ilk 5 gun hastanede kalmisti, her 3 saatte bir dedigin gibi topugundan kan alinmis test edilmisti. Ben de yeterince sutum gelmiyor diye cok uzulmustum, oysa ki ilk 3 gun sut gelmezmis zaten, vucut ogrenirmis, ancak uretirmis vs.

    Neyse, simdi saglikli, mutlu hayatimizdalar ya, daha ne ister insan degil mi?

    Op O'nun minik kolunu benim icin.

    YanıtlaSil
  9. Merhabalar, ben birseye dikkat ettim, doktorunuz neden su gun dogurtalim sizi dedi.Yani normal olan, cocugun gunu saati gelince kendiliginden dogumun baslamasi degilmidir. suni sanci verilerek dogum yaptirilmasi hemde gunu gelmeden bence cok tehlikelidir.Ben yurt disinda yasiyorum, ikici dogumumda, doktorun verdigi gunden 4 gun gecmis olmasina ragmen yinede doktor bebegin kendiliginden gelmesini bekledi.5. gun sabahi randevu ile gittik hasteneye ve banada suni sanci verilerek dogum gerceklesmisti.Kizim dogdugunda kordonu boynuna dolanmisti, o sekilde dogdu.Belkide suni sancinin etkisi olabilir.
    Yani demek istedigim, gununden once, gel seni su gun dogurtalim diyen doktorlari, bir kez daha dusunmek lazim bence...Siz yinede sansliymissiniz, ucuz atlatmissiniz, gecmis olsun tekrardan....

    YanıtlaSil
  10. Tibet'in güzel annesi, okurken içim ezildi, göz yaşlarımı tutamadım.... Tibet'in sağlığına kavuşmasına çok ama çok sevindim, tüm bu acıların geride kalmış olması ne iyi... Bir daha hiç üzülmemeniz dileğiyle...
    Öpüyorum ikinizi de...

    YanıtlaSil
  11. Doktoruna çok kızdım! Neyse umarım bir daha böyle sıkıntılar yaşamazsın (ız) Afferin Tibet'e.

    YanıtlaSil
  12. merhaba dşyerek başlamak istiyorum..gözlerim doldu yazınıza çünkü içinde ben vardım..18 saat sancı çekerek doğum yaptım ve sonunda kızımın sağ kolunun sinirleri zedelendi malesef..aynı şeyler aynı acılar aynı mutluluklar...aynı suçluluk duygusu...kızım 21 aylık gitmediğimiz dr kalmadı..50 dikişle hastane hastane dr dr gezdik..allahıma şükür ufak bir deformasyon haricinde bizde fizik tedaviyle hallettik..dr sağolsun..bu kadar olur dedim okurken..yaşadıklarıma gittim..sizi nekadar iyi anladım..her kelimenizi yüreğimde yaşayarak okudum..allah sağlık versin yavrularımıza...çok da tatlı kuzucuk maşallah...sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  13. off bu yüzden hiç istemedim normal dogumu...

    asyada 20 gün yattı hastanede sarılıktan ve 3.ayında bile hala tam geçmemişti..
    ama geride kaldı değilmi o günler şimdi tibet maşallah çakı gibi:) öpüyorumm ikinizide..en çok kahramanı ama

    YanıtlaSil
  14. selam,çok daha kötü bir doğum ve çok daha kötü bir doğum sonrası 1 yıl geçirmiş bir anne olarak gözlerim dolu dolu okudum. insan yaşarken ne kadar güçlü durabildiğine şaşırıyor değil mi geriye dönüp baktığında? biz de çok acılı bir 3 haftalık yoğun bakım macerası ve sonrasında 1 yıllık nörolog vs koşturmacası yaşadık. halen tam anlamıyla bitmedi mücadelemiz ama çok şükür sağlıklı ve bize denilen kötü şeylerin hiçbiri olmadı. çok şükür hayatta ve şu an yatağında minik kuşum. Allah hiçbir anneyi babayı yavrusunun acısıyla sınamasın. sevgiler

    YanıtlaSil
  15. Bestecan, neyseki geçti. Saol canıım, hepberaber yaşayalım :)

    Nehirce, evet. Herşeye rağmen eşsizdi gerçekten :)

    Dolunay, saol canım.

    Şeker Kız, teşekkür ederim.

    ikizBebek, hatırladıkça benimde gözlerim doluyor...

    Elif, evet öyle maalesef ama sonuç güzel, di mi? :)

    Zeugma, insan başına gelince görüyor başkalarının da benzeri zorlukları yaşadığını. Daha da kötüleri vardı doktorda gördüğümüz. Allah'a şükür ki Tibet atlattı.
    Öpmez miyim? Seve seve :)

    Belkıs, teşekkür ederim. Bence duygularını yazmalısın. Çocuğun da neler hissettiğini öğrenir, ne kadar beklendiğini :)

    Calanon, teşekkürler. Sezeryan konusunda haklısın ama yaşadığım tecrübe "keşke" dedirtti bana maalesef :(
    Öperim tabii :)

    Banu, inan bende bunu çok sorguladım ama onu seçmiştim bir kere ve son anda başka bir doktor düşüncesi daha güvensiz göründü gözüme :(
    Size de geçmiş olsun, neyseki sağlıklılar artık :)

    Belleğim Kutum, çok sağol. Amin...
    Biz de seni öpüyoruz :)

    Ünvercim, ben de çok kızdım... İnşallah, teşekkürler...

    Sude Naz'ın annesi, size de çok geçmiş olsun. Neyseki azimli çocuklarımız var... Sude Naz'da çok şeker, çok güzel :) Allah bağışlasın.

    Seldacım, neyseki geçti o günler Allah'a şükür :)
    bizde seni öpüyoruz...

    Ordan Burdan Hayattan, çok geçmiş olsun... haklısın, insan nasıl güçlü olabildiğine şaşırıyor gerçekten ama evladının güçlü olması için mecburuz aslında. Küçüğünün iyi olmasına çok sevindim. Allah onlara sağlık versin.

    YanıtlaSil
  16. İlk bu olayı duyduğumda doktora çok kızmıştım gerçi hala kızgınım ama önemli olan Tibet'ciğimizin suan sağlık olması. Sibel'ciğim hayat bazen bize böyle acı tecrübeler yaşatıyor ve sonucunda birşeyleri anlamamıza sebep oluyor. Herşeyde olduğu gibi mutlaka böyle olmasında bir hayır vardır. Hiç kendini neden normal doğum seçtim gibi bir suçlamada bulunma. İnşallah bu ilk ve son kötü tecrübeniz olur bundan sonra sağlıklı ve mutlu bir ömür geçer...

    YanıtlaSil
  17. oğlumun ilk kalp atışlarını duyduğumdaki sevincimi unutamıyorum.

    YanıtlaSil
  18. Tibetle yaşadığınız doğum anını çok güzel dile getirmişin canım.Okurken gözlerim doldu çok üzüldüm Tibet'e ama yazının sonuna geldikçe aferim dedim Tibet'e azimliymiş yavrucak çok şükürki geçmiş artık kolunuz çok sevindim.Öpüyorum ikinizi ama en çok o tombik yanaklıyı...
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  19. ne güzel yazmışsın. ben de hep niyetlenirim ama tembelliğime kurban gider..
    çoook geçmiş gitmiş olsun. allah daha beterinden korusun.

    YanıtlaSil
  20. Sibelcim, sana ve Tibet'e çok geçmiş olsun diyorum öncelikle,neyse ki acı, korku ve üzüntü dolu günler geçmiş ve oğlun da çok sağlıklı ve tatlı maşallah.. Tibet'in hayatındaki varlığı ve sağlığı için şükrederken şunu da farkettin mi: İkiniz de nasıl savaşmış, azimli davranmışsınız. Herşeyi bir yana koyup umudunu yitirmeden, acaba demeden, inançla ve azimle bişeyler yapmak.. Bence bütün sır burda..

    Kucaklarım ikinizi de sevgimle.. :)

    YanıtlaSil
  21. okurken ne hissedeceğimi şaşırdım yahu, bir öyle oldum bir böyle. ama sonuca bakmak lazım -ki o da çok güzel:) mutluluğunuz daim olsun annecik.

    YanıtlaSil
  22. her anını, doğum sırasında ve sonrasındaki süreçte dualarla takip ettik...Bundan sonraki hayatı hep kolay, sağlıklı, mutlu geçsin Tibetkuşumun

    YanıtlaSil
  23. İçim parçalandı okurken şükürler olsun dedim sonunda canım asla sağlık sorunları yaşamasın meleğin

    YanıtlaSil
  24. canıııımmm okurken birebir yaşadım sanki gerçekten zor bi süreç olmuş sizin için
    teyzesi yesin onun kolunu bi tanem benim, çok sevindim şimdi iyi olduğuna
    pamuk prensim benim o güzel yanaklarından öpmek koklamak istiyorum seni
    kısss bacım ben de yazacam doğum hikayemi ehuehue:))

    YanıtlaSil
  25. Merhaba,
    Okurken tüylerim diken diken oldu çok şükür. Bende normal doğumu çok isteyenlerdendim sonuna kadar bekledim ama olmadı :( herşeyde bir hayır vardır işte.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil