10 Şubat 2010 Çarşamba

Haftasonu Maceraları

Kar, yağmur, soğuk derken Tibet bir süredir evden çıkamamıştı, çıkartamamıştık. Hafta sonu güzel olunca biraz gezdirmek istedim. Aniden karar verince ne yapacağımı da bilemedim. Harala gürele kuzenlerimle birlikte Capacity’e gitmeye karar verdik. İyi ki öyle karar vermişiz.

En alt katında çocuklar için aktivite alanı kurmuşlar. Masalar, birkaç tane görevli... Legolar, boyalar, oyun hamurları ve bir dolu çocuk. Tibet’in yüzündeki ifadeyi çekmek isterdim. Ne yazık ki fotoğraf makinasını almamışım :(

Bir masaya yerleşti, başta sadece bir çocuk vardı. Sonra kendisinden biraz küçük bir kız geldi. Böylece oğlumun ne kadar yardımsever bir çocuk olduğunu anlamış oldum. Kız legoları düşürdükçe bizimki alıp ona verdi. Ben kenarda oturuyordum, kuzenim yanındaydı, kıza ismini soruyormuş, nasılsın diyormuş, baya baya iletişim kurmaya çalışmış bücür :)))))

Oradan çıkıp çocuk mağazalarını dolaştık biraz. Bir tanesinde balon verdiler Tibet’e. Beyefendi bir taneyi az buldu, gitti bir tane daha istedi. Onlarda iki tane daha verdiler, zırt pırt istemesin diye mi düşündüler artık nedense :P Bizim küçük bey balonlara baktı baktı, sonra balonların zulasının olduğu yere gidip, bıraktı hepsini, yeşil bir tane aldı “Baaak, anne, yeşil aldıımm”  diye bağıra bağıra hemde :)

Sonra çıktık en üst kattaki oyun alanına. Küçük bir lunapark gibi. Tibet’in korkuları ön plana çıktı burada. Çok ilgisini çekiyor ama nedense korkuyor binmek istemiyor hiçbirine. “Anne sen bin” diyor, kendisi binmiyor. Bir tanesine nasılsa binmek istedi ama çalışmıyorken tabii, tam o anda bir çocuk geldi babasıyla beraber. Atladı arabaya, çalıştırdı! Bizimki korkarak bana sarıldı. Çocuğun babası “Korkacak birşey yok, bak araba sallanıyor sadece” falan dedi. Öyle demesi iyi oldu sanırım, inmek için ağlamadı, koluma sarılmayı bıraktı, elimi tutarak devam etti.

Bu korku meselesi çok ilginç Tibet’te... Mesela dönüp duran ışıkların altından geçmiyor, geçmemek için ağlıyor! Ne desem ikna edemiyorum. Işıkları yakalamak için koşuyorum, üzerlerine basmaya çalışıyorum, seyrederken çok eğleniyor ama hadi gel beraber yakalayalım dedim mi basıyor yaygarayı! Bol bol götürmek mi lazım bu korkularını yenmek için acaba?

Neyse, sonrasında güzelce bir yemek yiyip, döndük eve... Dönüşte tramvaya bindik. Önceden de binmiştik ama o zamanlar daha küçüktü, pek birşey anlamamıştı sanırım. Bu sefer herşeyini inceledi tramvayın. Gürültüsü en çok dikkatini çeken şey oldu; sürekli “Anne, çok ses bay!” deyip durdu yol boyunca...


Eve döndüğümüzde çok mutluydu. Bütün gün yaptıklarını anlatıp durdu ananesine, dedesine... O kadar mutlu olunca ertesi gün için de gezi planı yaptık tabii.
Artık o da bir sonraki yazıya :)

15 yorum:

  1. Su kız cocuklara yapılan kompimanlar, kurlar cok hosuma gidiyor. Aman tum yeni nsil erkekler centilmen yetissin nolur....

    YanıtlaSil
  2. Demek yeşil renk balon... Yeşil rengi çok mu seviyoruz, başka bir anlamı mı var yoksa:) Bir de Tibet kizlarla çok iyi geçiniyor her zaman, sanırım bu etrafının erkeklerden çok güzel kızlarla dolu olmasından kaynaklanıyor:)

    YanıtlaSil
  3. Bak seeeen çapkına, hımmm yazdım bunu Tibet Beeyy...

    YanıtlaSil
  4. :) Tibet yeşili seviyor demekki...Bu arada naçizane fikrim korkularını kabul etmek sanırım en güzeli. Yani varsın korksun, savunma mekanıması ve onu rahatlatan birşey ise neden olmasın diye düşünüyorum.
    Sevgilerimle
    Özden&Can

    YanıtlaSil
  5. evet canım, bol bol götürmek lazım, bizimki de başta Capacity'nin alt katındaki trenden korkuyordu, geçen hafta sonu kendini aştı, uçağa bindi.

    Bu arada işte böyle lego yardımıyla başlar işler...

    YanıtlaSil
  6. Seni çapkın seni... Hem de bu yaşta... Bu arada kırmızılar nasıl yakışmış sana

    YanıtlaSil
  7. Tibetim yaa canım benim annesi öp benim için onu,ne güzel kaynaşmış,eğlenmiş,sosyal bir çocuk işte,ama ışık konusu için dediğin gibi biraz daha götürün,alışsın bence de,

    YanıtlaSil
  8. Bizde haftasonu Airport mu yoksa Capacity mi diye ikilemde kalmıştık.Keşke oraya gelseymişiz belkide karşılaşırdık, ne güzel olurdu tanışırdık :)
    Tibet çok çapkın olacak annesi, şimdiden belli :)
    Öpüyorum O'nu..

    YanıtlaSil
  9. kapasitye en son gittiğimde cinnet geçirmiştim meteyle:)bizimki eve gelmek istemiyo.kendini parçalıyo ağlıyo vs.ya yanımda biri olacak yada evde oturacağız.

    YanıtlaSil
  10. He he çapkın annesi..hımm yandın mı ne:))))

    YanıtlaSil
  11. Full Moon, inşallah öyle olur. Elimden geleni yapacağım...

    İrem :)))

    Nuriye aslına bakarsan en sevdiği renk kırmızı, o gün neden yeşili tercih etti hiç bilmiyorum. Kızlar konusunda haklısın, kuzenlerimin biri gidiyor, biri geliyor :P

    Elifcim, yazma yahu! Rüya'yı görünce unutur hepsini :D

    Özden, haklısın belki ama o kadar çok şeyden korkuyor ki... niye böyle bilemiyorum? :(

    Nazpekim, sorma yaw! :P

    Deniz, öyle karar aldım ama tek başına olmadığım sürece :)

    Umurcum, bilmem ki çapkın mı? :)))

    Yıldızım, bir ara buluşup, beraber götürelim :)

    Emine, gerçekten çok hoş olurdu, bir dahakine inşallah :)

    Serpil, haklısın. Yalnız çok zor. Benimde yanımda kardeşim ve kuzenim olmasaydı, tek başına başa çıkamazdım.

    Eylemcim, bilmem ki? :P

    YanıtlaSil
  12. :))))
    Bence bol bol götürmelisin..
    Seyrettikçe yavaş yavaş alışacak, o korkularını mutlaka yenecektir.

    Benim yeğenim küçükken denizden çok korkuyordu.Sonra dili çözülünce anlattı. Denizi canlı, kıpırdayan kocaman bir yaratık sanıyormuş meğer :))
    Çizgi filmlerden etkilenme ile ilgili bir durum bence..

    Ya ben yokken ne çok post girmişsin Sibetciğim sen bööleee :D

    YanıtlaSil
  13. uzuuun zamandır bir haftada 3 post girmişim gerçekten Zeugmam :D
    hem sen nerelerdeydin bakiimmm??? :P

    YanıtlaSil